Endüstri-4.0

Endüstri-4.0

 Endüstri-4.0

Devrim ve Üretim Yapısında Devrim

Devrim, toplumda önemli işlevi olan kurumların hızlı ve geniş kapsamlı biçimde değiştirilmesi, yeniden biçimlendirilmesi veya yenilenmesidir. Devrimler, sosyal ve kültürel alanlardan üretime dönük ekonomik alanlara kadar her alanda ortaya çıkabilir. Bazen, devrimler belirli bir evrim süreci içinde gelişir, örneğin birinci sanayi devriminden ikinciye geçiş. Ancak bazen de, devrimler daha ani ve kökten değişikliklere yol açar, örneğin Fransız devrimi gibi.

Dünya, bugün, Almanların Hannover 2011 Fuarında ortaya attığı Endüstri 4.0 deyimiyle tanımlanan yeni bir sanayi devrimini konuşmaktadır. Önceki dönemlerde, tarım ve sanayi alanlarında toplamda dört büyük devrim gerçekleşmiştir.

Tarım Devrimi ya da Neolitik Devrim

İnsanlar, M.Ö. 10 binlerine kadar avcı-devşiricilik yaparak yaşamışlardı. Bu dönemde, vahşi hayvanların eti ve postu için avlanırlardı ve yabani meyveler devşirilerek yenirlerdi. İnsanların ürettiği tek şeyler, taştan yapılmış ilkel silahlar ve üşümemek için giydikleri ilkel kıyafetlerdi. Bu dışında, yalnızca doğadan verilenleri tüketen tüketici konumundaydılar ve doğaya hiçbir şey katmıyorlardı. Ancak, M.Ö. 10 binlerde insanlar ilk kez yerleşik yaşamaya geçmeye başlamışlar ve tarım yapmaya ve hayvan yetiştirmeye başlamışlar. Çatalhöyük ve Hacılar gibi yerlerde bulunan kalıntılar, insanların bu yerlerde yerleşip kentler kurduklarını ve bitkileri ehlileştirerek tarımsal üretim yapmaya ve hayvanları evcilleştirerek hayvancılık yaptıklarını göstermektedir.

İnsanların tüketicilikten üreticiliğe geçişi, ekonomik açıdan çok büyük bir devrimdir. Bu devrim, diğer devrimlerden önemli bir farkı vardır: İnsanlar ilk kez üretime geçmişlerdir. Bu devrim, 'tarım devrimi' olarak da bilinir veya 'neolitik devrim' olarak adlandırılır. Ancak, bu devrimin adının 'üretime geçiş devrimi' olması daha doğru olurdu, çünkü insanların üretime başlaması bu devrimin ayırt edici özelliğidir.

Birinci Sanayi Devrimi ya da Endüstri 1.0

Thomas Newcomen, 1712 yılında yeni bir tür buhar makinesi geliştirdi. Bu makine, bir pistonu olan zincir yardımıyla bir kaldıraca, kaldıraç da su tulumbasına bağlanmıştı. Buhar makinesinin silindiri içine soğuk su gönderildiğinde, piston silindirin en üst noktasındayken buhar yoğunlaşırdı. Bu, atmosferik basınç tarafından pistona aşağıya doğru kuvvet uygulandığında, su madenden yükselmesine yol açardı. James Watt, 1764 yılında bir Newcomen makinesinin tamirini yaptıktan sonra bu makineyi iki odalı ve supaplı hale getirmeyi başardı. Bu odalardan biri sürekli sıcak, diğeri de soğuk tutuluyordu. Watt, makineyi 1781 yılında yeni mekanik aksamlar ekleyerek daha da geliştirdi.

Bu geliştirmeyle, buhar makinesi sanayiye uygulanabilir hale geldi. 1700'lerin sonlarında buhar makinesinin dokuma tezgâhlarında kullanılmasıyla, üretim sürecinde birbiriyle bütünleşmiş bir düzen oluştu ve bu, birinci sanayi devrimi olarak kabul edildi. Bu değişim, öncelikle tekstil sanayinde başlamıştı, ancak kimya sanayii ve diğer sanayi dallarına da hızla yayıldı. Demiryolu ağının yaygınlaşması da bu devrimin yaygınlaşmasına yardımcı oldu.

Endüstri 1.0, üretimin makineleşmesi ve elde edilen ürünlerin demiryolu ağlarıyla tüketim merkezlerine taşınması olarak tanımlanır.

İkinci Sanayi Devrimi ya da Endüstri 2.0

İkinci sanayi devrimi, elektriğin üretim sistemlerinde kullanılması ve elektrik gücünün montaj hatlarının kumandalanmasıyla ortaya çıktı. İlk kez ABD'de mezbahalarda hayvan kesim işlemleri için kurulan sistemlerle başlayan bu hareket eden üretim hattı, Ford Motor Fabrikalarında kurulan seri üretim hatlarıyla gerçek anlamıyla uygulandı. Ford Motor Fabrikalarında uygulanan bu sistem, otomobil üretiminde üretim ölçeğinin büyütülebilmesine ve bu sayede maliyetlerin ve fiyatların ucuzlamasına yol açtı. Bu fabrikalarda uygulanan teknikler, o zamana kadarki iş yönetim modellerini de yeniden yazmaya yol açtı.

Bu devrimin yarattığı ekonomik verimliliğin yaygınlaşmasında, karayolu ağının yaygınlaşması önemli bir rol oynadı.

Endüstri 2.0, üretimin makineleşerek seri üretime geçilmesi ve üretilen malların demiryolu ağının yanı sıra karayolu ağıyla da tüketim merkezlerine ulaştırılması olarak tanımlanır.

Üçüncü Sanayi Devrimi ya da Endüstri 3.0

1970'lerin başında, algılayıcılardan alınan bilgiyi bir program çerçevesinde iş elemanlarına aktaran mikroişlemci tabanlı programlanabilir mantık devresi geliştirildi. Bu sistemin üretim sistemlerine uygulanmasıyla, üretim sistemlerinin otomasyonu mümkün hale geldi. Bu gelişme, üretime insan katkısını oldukça azaltırken, hataları da minimize etti ve böylece 1970'lerin başından günümüze kadar olan yeni bir sanayi devrimi başlamış oldu.

Bu dönemde, bilgisayar kullanımı, akıllı telefonlar ve internetin yaygınlaşması, üretimi her yönüyle geniş ölçüde etkiledi ve biçimlendirdi. İletişim ve ulaşımdaki gelişmelerle, ticaret ve endüstri küreselleşti.

Endüstri 3.0, üretimde insan emeğinin en aza indirilmesi ve üretimin otomasyonu olarak tanımlanır.

Saydığım devrimler arasındaki iki özellik vardır:

  • Devrimler arasındaki süreler kısalır. Tarım devrimi ile ilk sanayi devrimi arasında yaklaşık 12 bin yıl süre geçti. Endüstri 1.0 ile 2.0 arasındaki süre yaklaşık 80 yıl iken, Endüstri 2.0 ile 3.0 arasında 120 yıl ve Endüstri 3.0 ile 4.0 arasında 70 yıl sürdü.
  • İnsan emeğine ihtiyaç azalır. Her bir sanayi devrimi, bir öncekine göre insan emeğine olan ihtiyaç daha da azaltır.

Yeni Bir Sanayi Devriminin Eşiğindeki Dünya: Endüstri 4.0

Dünya ekonomisinin küreselleşmesi, sermaye akımlarının serbestleşmesi ve üretimin yer değiştirebilmesi gibi iki alanda en açık etki göstermiştir. Bu nedenle, sermaye en çok para kazanabileceği yerlere ve alanlara gitti ve üretim en ucuza gerçekleştirilebileceği yerlere kaydırıldı. Bu yerler, ucuz emek ve sağlanan vergi kolaylıkları nedeniyle, özellikle Çin ve diğer Uzakdoğu ülkeleriydi. 1980'lerden itibaren, ABD ve Avrupa sermayesi, üretim merkezlerini bu ülkelere kaydırdı ve Çin ve diğer Uzakdoğu ülkeleri bir süre Amerikalı ve Avrupalı firmaların üretim üssü olarak çalıştı. Günümüzde, bu ülkeler hala başkaları için üretim yapmaya devam ederken, kendi markaları altında da üretim yapmaya başlamışlardır. Örneğin, Çin mallarını satan çok sayıda internet satış sitesi mevcuttur.

 

Aşağıdaki tablo 2006 ile 2011 yılları arasında sanayi malı satış gelirlerindeki değişimi gösteriyor (milyar USD, Kaynak: Ali Rıza Ersoy: On the Way to Industry 4.0, March 2016)

Ülke20062011Değişim (%)
Euro Bölgesi55062013
ABD2802800
Almanya19022016
Rusya101550
Çin170580241

Tablo bize Çin’in sanayi malı üretiminde sergilediği çarpıcı gelişimi gösteriyor. Alman hükumeti bu gelişme üzerine Doğu’nun Batı’yı geçtiğini ve aranın hızla açılmakta olduğunu görerek 2011’de Hannover Fuarında Endüstri 4.0’ı gündeme getirdi.

Endüstri 4.0, bir yaklaşım olup, asıl hedefi imalat sanayinde bilgisayarlaşmanın en üst düzeye çıkarılması ve bu yolla üretimin yüksek teknolojiyle donatılmasıdır. Bu yaklaşımda, üç temel amaç vardır:

  1. Üretimde insan emeğinin en aza indirilmesi ve böylece üretimdeki hataların ortadan kaldırılması.
  2. Üretimin en üst düzeyde esnekliğe kavuşturulması ve böylece tüketicilere özel ürünler yapabilme imkânının elde edilmesi.
  3. Üretimin hızlandırılması.

Bu amaçlar gerçekleştiğinde, Çin ve diğer Uzakdoğu ülkelerinin ucuz emekle elde ettikleri rekabet üstünlüğü ortadan kalkacak ve üreticiyle tüketici arasındaki anlaşma çok daha kolay hale gelecektir. Örneğin, bir tüketici, beyaz boya üzerine siyah puanlı desenler olan bir otomobil istediğinde, aşağı yukarı aynı fiyat kalıpları içinde kalınarak, özel üretim yapılması mümkün olacaktır. Üretim hızlandığı için, siparişlerin beklenme süresi de son derece azalacaktır.

Endüstri 4.0, Almanya tarafından ortaya atılmış olsa da, bugün ABD ve diğer Avrupa ülkeleri de Endüstri 4.0 üzerinde ciddi çalışma yapmaktadır.

Endüstri 4.0 Eşiğinde Türkiye

Endüstri 4.0 diye adlandırılan yeni sanayi devrimi, robotlar ve dijital makinelere dayalı otomatikleştirilmiş üretim süreçlerine odaklanıyor. Bu devrimin gerektirdiği makine, robot ve benzeri araçları veya bunları çalıştıran programları satın almak, onları kullanarak gerekli üretimi yapmak olacak. Asıl parayı makine ve robotları yapanlar ve programları yazanlar kazanacak, ancak bu makine ve robotları satın alıp üretimi bu yöne kaydıranlar da kazanacak, çünkü bir süre sonra bu yeni sanayiyle üretim yapan birimler ile eski sanayiyle üretim yapan birimler arasındaki fark terziyle konfeksiyon arasındaki fark gibi olacak.

Endüstri 4.0, endüstriyel üretimde kullanılan yüksek teknoloji ve otomasyonun artışını ifade eden bir kavramdır. Bu yeni endüstriyel devrim, üretim süreçlerinde robotlar ve yapay zeka gibi teknolojik araçların daha fazla kullanılmasını ve insan eli değmeden üretimin yapılmasını hedeflemektedir. Endüstri 4.0, aynı zamanda hücresel üretim ve bulut bazlı bir sisteme dayalı üretim gibi yenilikleri de içerir.

Endüstri 4.0’ın ortaya çıkışı, üretim süreçlerinde verimliliği ve etkinliği artırmayı hedefler. Ancak bu değişimler, bazı işlerin yapılış şeklinin değişmesine ve bazı mesleklerin ortadan kalkmasına neden olabilir. Bu nedenle, insanların bu yeni dönüşümleri karşılamaya ve yeni meslekleri öğrenmeye hazır olmaları gerekir. Bu noktada, bilim liseleri ve vakıf bilim liseleri gibi okulların kurulması ve mevcut üniversitelerde bilim dallarına yönelik eğitimlerin verilmesi önemlidir. Ayrıca, tarım ve hayvancılık sektörlerinin de teknolojik yeniliklerle geliştirilmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak, Endüstri 4.0’ın ortaya çıkışı, üretim süreçlerinde verimliliği ve etkinliği artırmayı hedefler. Ancak bu değişimler, bazı işlerin yapılış şeklinin değişmesine ve bazı mesleklerin ortadan kalkmasına neden olabilir. Bu nedenle, insanların bu yeni dönüşümleri karşılamaya ve yeni meslekleri öğrenmeye hazır olmaları gerekir. Bu noktada, bilim liseleri ve vakıf bilim liseleri gibi okulların kurulması ve mevcut üniversitelerde bilim dallarına yönelik eğitimlerin verilmesi önemlidir. Ayrıca, tarım ve hayvancılık sektörlerinin de teknolojik yeniliklerle geliştirilmesi gerekmektedir. Bu sayede, Endüstri 4.0’ın yaratacağı işsizlik ortaya çıkmasının önüne geçilebilir ve gelecekteki iş piyasasında insanların iş bulma şansları artırılabilir. Bu noktada, devletlerin bu alanlarda öğrenciler için burs verme gibi teşviklerde bulunması ve tarım ve hayvancılık politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu şekilde, Türkiye gelecekteki iş piyasasında rekabet edebilecek ve Endüstri 4.0’a uyum sağlayabilecek bir toplum olabilir.

Türkiye, Endüstri 4.0'ın etkilerinden olumsuz olarak etkilenmemek ve binlerce yıl önce başlamış olan tarım devriminde bugün yaşanan güncellemeyi yakalamak için eğitimde bilime yönelik reformlara gitmelidir. Bu değişim, Türkiye için şu anda yapılması gereken en önemli yapısal reformdur. Önemli olan, sorgulayan, araştıran ve analiz yapabilen bir kuşak yetiştirmektir. Bu konuda kaybedilecek tek bir saniye bile yoktur.

 

Bu Makaleyi Oy Ver!

Yorum Gönder

Çerez İzinleri!
Trafiği analiz etmek, tercihlerinizi hatırlamak ve deneyiminizi optimize etmek için bu sitede tanımlama bilgileri sunuyoruz.
Oops!
Görünüşe göre internet bağlantınızda bir sorun var. Lütfen internete bağlanın ve yeniden gezinmeye başlayın.
AdBlock Saptandı!
Tarayıcınızda reklam engelleme eklentisi kullandığınızı tespit ettik. Reklamlardan elde ettiğim gelir bu web sitesinin varlığını devam ettirebilmek adına büyük önem taşıyor. Reklam engelleyicileri kapatır mısınız...